Bu sene Dünya Ekonomik Forumu yine İsviçre’nin Davos kayak merkezinde liderler ve şirket yöneticileri Ocak ayının ikinci yarısında bir araya gelerek farklı başlıklarda toplantılar yaptılar. Euronews haberine göre tartışılan konulardan ilki küresel ekonomiydi.
Önümüzdeki yıl için küresel ekonomik görünümün bugüne göre daha iyi görünmesiyle birlikte temkinli olmayı elden bırakılmaması idiydi. Bu arada Çin'in yeniden açılmasından kaynaklanan enflasyonist baskılar ve gelişmekte olan ülkelerde artan borç sıkıntısı da dahil olmak üzere pek çok risk tartışıldı. Enflasyonu düşürmek hedeflendi. JP Morgan Başkanı işlerin harika olmadığını buna karşılık olabileceklerden çok daha iyi olduğunu belirtti.
Ticaret konusunda Dünya Ticaret Örgütü ise ABD, Avrupa ve Çin'den oluşan üç büyük ticaret gücünün yeni sanayi politikalarını zorlayacağını ve işbirliklerinin önemini vurguladı. Belirsizlik ise dünyanın geri kalanının işçileri koruyan ve tedarik zincirlerini yeniden tanımlayan yeni ticaret politikalarına nasıl uyum sağlayacağıydı. Bunun yanında ticaretin zengin ülke oyununa dönüştüğünü ve bunun nasıl desteklenebileceği gelişmekte olan ülkelerde sorun olabileceği belirtildi. Görünen o ki zengin ülkeler birçok ülke ile aralarında fark açmaya devam edecekler.
Diğer bir başlık ise iklim konusunda idi. Bir yanda Davos’a inen özel uçakların çıkardığı karbon salınımı tenkit edilirken petrol fiyatlarındaki artışın fosil yakıt üreticilerini ihya ettiği söyleniyor. Yeşil enerji için yatırımlar yavaş gittiğinden ihtiyacı olan ülkelerin nasıl finanse edileceği henüz kesinleşmemiş. Siyasi liderler yeni petrol yatırımlarını sorguladılar.
Davos, teknolojik gelişmelerin ise endüstride potansiyeli ve tehlikesini yan yana koyarak bir değerlendirme yaptı. Silikon Vadi yöneticileri, işlerini dönüştürmek için ChatGPT gibi yapay zekayı öne sürerlerken, dünya çapında on binlerce çalışanın işten çıkarılacağını duyurdular. İşletmeler tarafından bir zamanlar yüksek bulut için yapılan harcamalar da ön plana çıktı. Teknoloji İşetmeleri maliyet baskısına girdikleri için daha ucuza yapmanın yollarını araştırmaya başlamış ve yeni teknolojileri değerlendiriyorlar.
Enflasyon konusunda ise en önemli konu Amerika'nın Enflasyon Azaltma Yasası, bu yasa ile Avrupa Birliği, firmaların ABD'ye taşınmasını engellemek için AB devlet yardımı ve bir egemenlik fonu seferber etmeyi planlıyor. Bu sayede destek vererek firma göçlerini önlemiş olacak.
Küresel finans kurumları ise bir dizi ters rüzgarla uğraşırken, bir yavaşlama için nasıl doğru yol izleyeceği ile boğuşuyor. Enflasyon tehdidi hala merkez bankalarının üzerinde baskı oluştururken, finansörler düzenleyici kurumların krize hazırlanmak için daha yüksek sermaye seviyeleri talep etmesiyle karşı karşıya kalıyor ve bu da bazı işletmeleri kârsız hale getiriyor.
Bunun yanında yeşil bir geleceğe küresel geçişi şimdiye kadar yaptıklarından çok daha hızlı finanse etmeleri için üzerlerindeki baskı da artıyor. Jeopolitik ve siber güvenlik riskleri gibi diğer dışsal olaylar, meseleleri daha da karmaşık hale getiriyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı C. Lagarde fikir birliğinin zor olacağını belirtmiş.
Toplantılarda özetle ortaya çıkan konu birçok konuda fikir birliği olmaması, küresel ekonominin rayına girmesi zaman alacağı ve Ukrayna savaşındaki belirsizliğin ekonomik ortamı ve karar mekanizmalarını etkileyeceği görülüyor.