Selam Değerli Dostlar,
Bu köşede ilkyazı; “Sağlığa Dair” olacaktı.
Köşemizin adı; “Hayat Bir Nefes” olunca ilk yazıyı sonraya mı bıraksak diyerek, yıllar önce Acil Serviste nöbet tutarken bizzat yaşadığım; evet “Hayat Bir Nefes” imiş meğer dediğim vaka aklıma geliverdi.
Yaz aylarından bir Pazar günü saat öğleden sonra 4-5 civarı idi. Yaşlıca bir beyefendi ayaklarını zar-zor sürüyerek tek başına düştü düşecek bir halde, göğüs ve boyun kaslarını da zorlayan bir nefes alıp verme çabasıyla bize doğru yaklaşıyor, yüz rengi soluk, dudakları morarmış, gözleri irileşmiş bir halde el parmaklarını ağzını gösterir şekilde tutarak zor bir hecelemeyle ne-fes, ne-fes, -nef-fes diyerek düştü düşecek bir halde kendini kollarımıza bırakıverdi.
Ekibimizle hızlıca müdahale ederek tıbbi iş ve işlemlere başlayıp hava yolunu açık tutup oksijen desteği vermeye, damar yolunu açarak sıvı re plasmanı yapmaya koyulduk.
Kendisiyle bu arada konuşmaya çalışıp bir yandan da hastalık bilgisini, geçmiş hastalık hikâyesini almaya çalışıyorduk. Öğrendiğimiz kadarıyla; hastamız yıllarca gurbet ellerde (Almanya, Avusturya, Belçika) da çalışmış, maden işçiliğinden işveren durumuna gelip şirketler kurmuş bir kişiydi.
Çok ilginç bir şekilde kaydını açmak için kimlik bilgilerini istediğimizde kimliğini arasına koymuş olabileceği bir deste defterler çıkarıp bize vermeye çalışıyordu. Bunlar isimlerini yukarıda verdiğim ülkelerin banka cüzdanlarıydı. Bu arada üzerindekileri de çıkarıp arkadaşlar kayıt altına alıp torbaya yerleştiriyorlardı. Ama kendisi bu arada nefes nefes diyerek nefese olan ihtiyacını canhıraş bir şekilde ifade etmeye çalışıyordu. O an istediği tek şeyin ciğerlerine bir nefes ile çekeceği temiz bir havadan başka bir şey olmadığı çok açıktı.
KOAH; Kronik Obstrüktif (tıkayıcı) Akciğer Hastalığı olan hastamız ağır bir atak geçiriyor Oksijen Satürasyonu bir türlü yükselmiyordu. Entübe ettiğimiz hastayı yoğun bakıma yatırmıştık.
Akıbetini merak ediyor, gidişatını arkadaşlarımıza sorup öğrenmeye çalışıyordum. Hastamızın yoğun bakımda birkaç hafta tedavi gördükten sonra maalesef vefat ettiği haberini almış idim. Bu haber üzerine oturup düşünmüştüm; hastamıza servet değerindeki banka cüzdanlarının, nefesi rahat alıp verme karşılığında kendisinden istenmesi durumunda hepsinden vazgeçebileceğini görmüş, hissetmiştim. Hepimiz de böyle bir durumda hiç kuşku yok ki kendimiz ve sevdiklerimiz için aynı tercihi yaparız.
Bu gerçeklik sebebiyle, yaşarken alıp verdiğimiz her bir nefesin bize hayatın; renklerini, seslerini, tatlarını, kokularını, zevklerini taşıdığını bilip, böylece bizdeyken hiç önemsemediğimiz bu nimetlerin şükrünü hakkıyla yapabilelim.
Hayat önce sağlıktır. Hayat, bu nefesin bilgece, bilinçlice alınıp verilmesiyle sürer gider.
Mevlana der ki;
Her eşyanın kıymetinin ne kadar olduğunu bilirsin, kendi kıymetini bilmezsin. Bu ne şaşılacak iştir.
Sağlıcakla kalın…