Veya Hükümetlerin Vergi Toplama Araçları Arasında Otomotivin Yeri
Bölüm 1 . Fransa’da fiyatlandırma
Yazılarımıza başladığımız zamanlarda, yaklaşık 2021 sonlarına doğru, elektrikli araçların satın alma maliyetlerinin yüksek olmasının bir ölçek sorunu olduğunu ifade etmiştim. Demek istediğim elektrikli araç üretim sayıları ne kadar artarsa üretim maliyetleri de aynı oranda düşecektir. Bu söylediğim endüstriyel ürünler açısından fiyatlandırmanın üretim adetlerine bağlı olmasıyla ilgili ve bunu en sıradan tüketici veya sanayici de biliyor zaten. Ne var ki buna ek olarak elektrikli otomobillerin kullanım maliyetinin de bugünkü mevcut alternatiflerine göre çok daha düşük olduğunu belirtmek lazım. Bunun temel gerekçesi elektrikli çekişin yani elektrik motoru ve aksamının neredeyse hiç bakım gerektirmemesidir. Buna ek olarak aracın tahrik sisteminde mekanik yani hareketli parça sayısında hissedilir bir azalma olduğu için aktarma organlarının bakımının çok azalması söz konusu.
Ekonomik denklemin kullanıcı açısından en önemli kriter olduğu gerçeğiyle yüzleşmek lazım. Eğer elektrikli araçların kullanım maliyeti toplamda kullanıcının ekonomik denklemini çözemiyorsa elektrikli araçların yaygınlaşması çok zor olacaktır. Geniş kitlelere olası bir ulaşım çözümü olacaksa elektrikli araçların toplam kullanım maliyetinin iyi düşünülmesi gerekiyor. Bu söz konusun maliyet çalışmalarında hangi kriterin temel alınacağına da tüketici karar veriyor aslında. Orta sınıf ve sınırlı gelirli tüketiciler genel olarak toplam kullanım maliyetini ele alıyorlar. Ele aldıkları maliyet kalemleri ise bakım, yedek parça maliyeti ve bulunabilirliği ve tabii en temel olarak kilometre başına enerji gideri oluyor. En kritik nokta işte bu enerji gideri konusu.
Bildiğiniz gibi daha önce de elektrikli araçların fosil yakıtlı araçlara göre konumunu hükümetlerin tutumunun belirleyeceğini ifade etmiştim. Sonuçta yakıt istasyonuna gelen yakıtın veya şarj noktasına ulaşan elektriğin vergilendirildiği açık. Dolayısıyla dünya çevresindeki tüm hükümetler belirledikleri vergi oranlarıyla pompa veya şarj istasyonundaki fiyatlandırmayı tespit ediyorlar. 1990’lı yıllarda profesyonel otomobil eğitimleri verirken en çok karşılaştığımız sorulardan bir tanesi mazotun neden benzinden daha ucuz olduğuydu. Aslında mazot ile benzinin rafineri sürecinden çıktıklarındaki maliyetleri aynıydı. Aradaki farkı yaratan etken o dönemlerde hakim olan ve otomobillerden alınan vergiyi daha kabul edilebilir görüp ağır vasıtaları bir şekilde gözeten vergi yönetimiydi. 1990’larda otomobillerin %5’inden daha azı dizel motorlu ve çok gürültülüydüler. Dizel ağır vasıtalara, kamyon ve iş makinalarına ait bir yakıttı. Hükümetler iş yapan araçlardansa kişisel kullanımdaki araçları vergilendirmeyi daha uygun buluyorlardı. Daha sonraları yüksek basınçlı dizel enjeksiyonun geliştirilmesiyle dizel motorlar otomobillerde hızla yaygınlaştı. Pandeminin hemen öncesinde tepe noktasına ulaşarak otomobil pazarının %75’ini elde etti. Böyle olunca tabii vergi gelirlerini ayarlamak gerekti ve dizeldeki vergi de arttırıldı. 1990’lı yıllarda dizel daha ucuzken şimdi artık dizel daha pahalı hale geldi. Bu durum sadece Türkiye için geçerli değil. Fransa’ya bakalım : ŞEKİL 1’de 1956’dan 2022’ye kadar olan dönemde mazot ve benzin fiyatlarının gelişimini görüyoruz.
Şekil 1 1956-2022 Fransa'da 1 litre mazot ve benzinin pompa fiyatlarındaki değişim eğrisi Kaynak : www.france-inflation.com
Bu grafikte 1980’lerde 0,20 € seviyelerinde bir fark ile benzinin daha pahalı olan ürün olduğunu görüyoruz. 2000 yılından itibaren kapanmaya başlayan makasın 2015’ten sonra aralıklarla mazotun daha pahalı hale geldiği bir şekle büründüğü görülüyor. Aslında rafineri teknolojisinde bir değişiklik bilinmediğinden bu değişimin iki nedeni olabilir. Birisi dağıtım şebekelerinin etkisi diğeri de ürün üzerindeki vergi ve harç yüküdür. Bu iki etkenin nasıl etkin şekilde günlük hayatın gerçeklerini değiştirdiğini anlamak için bu kez ŞEKİL 2’ye bakacağız.
Şekil Fransa'da pompada oluşan akaryakıt fiyatının madde maliyeti, dağıtım hizmeti ve finansal yükümlülükler arasındaki paylaşımı
ŞEKİL 2'de açıkça gördüğümüz nokta, akaryakıtın pompa fiyatında en belirleyici ağırlığın vergi ve harç yükü tarafında olduğudur. Hükümetler bu vergi ve harç yükünü günün gereğine göre değiştirdiğinde pompanın ucundaki dengeler değişir. ŞEKİL 3'de bunun 2012 ile 2016 arasında yine Fransa örneğinde nasıl etkili olabildiğini bu kez elektrik fiyatlandırması açısından okuyoruz. Akaryakıtta nasıl ki vergi ve harçlar son kullanıcı açısından belirleyici oluyorlarsa elektrik enerjisinde de aynı durum söz konusu. Fransa'nın elektriğinin %70 ile %80 arasında bir kısmının nükleer reaktörlerden geldiğini biliyoruz. Bu nedenle 2012 ile 2016 arasında enerji imalat maliyetinde hissedilir bir artış olması beklenmez. Zaten ŞEKİL 3'deki koyu mavi kısımın neredeyse sabit kaldığını hatta hane halkı fiyatı açısından toplam üzerindeki ağırlığının %40'dan %36'ya düştüğünü tespit edebiliyoruz. Aynı dönem için fikir vermesi için petrol varil fiyatını da verelim : 2012 ortalaması 80 USD/varil iken 2016 ortalaması 55 USD/varil şeklinde oluşmuş. Yani dünya enerji piyasasının artışta olmadığı ama fiyatların ucuzladığı bir dönem bu aslına bakarsanız. Peki nasıl oluyor da elektrik hane halkı fiyatı yaklaşık 150 €/MWh'den 170 MWh'e çıkıyor. ŞEKİL 3'de bu neticenin kaynağının şebeke payındaki ve vergi yükündeki önemli artışlar olduğu aşikar.
Şekil Fransa'da 2012-2016 Yılları karşılaştırmasıyla hane halkı elektrik faturasındaki fiyatın bileşenlere dağılımı
Bütün bunların elektrikli araçlarla ne ilgisi var diyorsunuz sanırım artık. İlgisi aslında açık şekilde görüldüğünü sandığım fiyatlandırma mekanizmasından ibaret değil. Elektrikli otomobillerin kamuoyunda karşılaştıkları en büyük engellerden birisi menzil ikincisi ise ekonomik gerekçeler malum. Özellikle Batı Avrupa'da ve Çin'de hükümetler elektrikli otomobile geçişi iklim değişikliği ve enerji bağımsızlığı çerçevesinde teşvik ediyorlar biliyoruz. Ancak elektrik fiyatlarında bu teşvik en azından Fransa örneğinde belirgin değil. Sonuca ulaşmadan önce bir başka örneğe daha bakacağız bir sonraki yazımızda. ABD'de durum nedir?