Romanya Büyükelçiliği döneminden tanıdığımız ve iz bırakan Büyükelçilerimizden olan Sayın Ahmet Rıfat Ökçün’ü Bodrum’daki yazlığında ziyaret etme imkanım oldu. Nasılsınız, ne yapıyorsunuz soruma yukarıdaki başlığı ‘İş yok boş vakit hiç yok “‘diyerek cevap verdi ve anlatmaya başladı. Zamanın çoğunu Londra’da geçiren Sayın Ökçün hiç boş durmamış. Emekliliğinde çeşitli, müzik, müze, tarihi binalar, rakı ve kebap gibi Whatsapp grupları yaratarak orada yaşayan Türk’leri bir araya getiren, hem sosyal sorumluluk bilinciyle hem de boş durmayı sevmediğinden bir çok farklı konuya el atmış ve boş vaktim artık yok denecek seviyeye gelmiş. Bu arada bu faaliyetleri sırasında da yardım eli uzatarak Türkiye’den gelen opera ve klasik enstrüman çalan sanatçılara destek oluyormuş.
Yine sohbetimiz sırasında ortaya çıkan diğer bir önemli konu da Sayın Ökçün tarihi vakaları takip etmekten ve incelemekten hiç bıkmamış, peşini bırakmamış ve tarihi konularda konferansları takip etmeye devam etmiş ve zaman zaman da üniversitelerde katılımcı konuşmacı olarak da tecrübelerini gençlere aktarma imkanını buluyormuş.
Tabi ki sohbetimiz dönüp dolaşıp Romanya’ya geldi. Benim Zapp’ta genel müdürlüğüm sırasında kendisi Büyükelçi olarak Bükreş’e tayin edilmişti. İlk günden itibaren hızlı bir şekilde ilişkilerini geliştirip kendini topluma kabul ettirmişti. Bir çok proje yaratırken bir kaçına da destek olma imkanım olmuştu. Romanya demişken yeni okuduğu
‘Hayat’ın içinden Romanya ‘ Erkan Eruysal‘ın anılarını derleyip yayınladığı kitapta kendi ile ilgili yazılanları tevazu ile karşıladığını belirtirken üç noktaya değindi. Birincisi Hayat gazetesinin yoktan ortaya çıkışı ve 25 yıla yakın bugün bile sürdürülebilir olmasının altını önemle çizdi. Ayrıca güzel bir benzetme yaparak Facebook’tan önce facebook gibi Hayat Romanya’daki Türkleri birbirine tanıştırdığını ve yaklaştırdığını belirtti.Son olarak da ‘Hayat’ın içinden Romanya’ Romenceye çevrilmeli ve aileleri Romen olan vatandaşlarımızın da hatta çocuklarının da okumasını gerekli gördüğü bir yaşanmış eser olduğunu belirtirken niye her sene için anıları anlatan bir kitap basılmasın dedi.
İki saate yakın sohbet ederken anılar ve tarihsel olaylar arasında zamanın nasıl geçtiğini hiç farketmedim, Sayın Ökçün enerjisinden hiç bir şey kaybetmemiş.