Merhaba! Dün gece, Bükreş’in incisi Bulandra Tiyatrosu’nda, yıllardır görmeyi beklediğim “Tache, Ianke ve Cadâr (Kadir) ” adlı oyunu sonunda izleme fırsatı buldum. Bu deneyim sadece bir tiyatro gösterisi değil, benim için çok daha derin anlamlar taşıyordu.
Sizlerle bu harika deneyimi paylaşmak istiyorum çünkü benim için gerçekten özel bir anıydı. Tache, Ianke ve Cadâr", Victor Ion Popa'nın kaleminden doğan bir başyapıt. Üç eski dostun, Take, Ianke ve Cadâr'ın dükkânlarında geçen bu hikaye, sadece dostluğun ve aşkın ne kadar derin olabileceğini değil, aynı zamanda insan ilişkilerinin ne kadar karmaşık olabileceğini de gösteriyor.
Romanya'da yıllardır yaşayan bir Türk olarak, bu tiyatro eserini büyük bir ilgiyle ve zaman zaman duygulanarak, bazen de kahkahalarla tanıklık ettim. Bu eserdeki üç önemli karakterden biri olan Cadâr ( romence bu şekilde yazılıyor) yani Kadir ‘in Türk olması ise eseri bizim açımızdan daha ilgiçekici kılıyor.
Biz Türkler olarak, girişimci ,arkadaş canlısı ve duygusal yönlerimizle tanınıyoruz. Bu özelliklerimiz, sadece kendi toplumumuzda değil, Romanya’daki dostlarımızla da sağlam bir bağ kurmamıza olanak sağlıyor. Ortak tarihimiz, kültürler arası ilişkilerin değerini bir kez daha ortaya koyuyor. "Tache, Ianke ve Cadâr" gibi eserler, dostluğun, anlayışın ve dayanışmanın gücünü vurgulayarak, geçmişimizin birlik ve beraberlik içindeki önemini hatırlatıyor.
Tarih boyunca Türklerin Kudüs'ü koruyucu bir rol üstlendiği dönemler, sadece siyasi ve askeri açıdan değil, aynı zamanda insan ilişkileri ve kültürel etkileşimler açısından da önemlidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Kudüs'ü fethetmesi, farklı inançlara mensup insanların barış içinde bir arada yaşamasına olanak tanımıştır. Bu dönemde Türkler, hoşgörü ve saygı temelinde bir yaşam kültürü oluşturmuş ve dinler arası diyalogu teşvik etmiştir. Türklerin Kudüs'teki yönetimi, farklı kültürler arasında uzun süreli dostluğun ve iş birliğinin temelini atmıştır.
Bugün, kültürler arası anlayış ve hoşgörüye daha da fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, "Tache, Ianke ve Cadâr" gibi eserlerin önemi daha da artmaktadır. Bu tiyatro eserini izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. İnanıyorum ki kültürel farklılıkları ve dostluğun gücünü öne çıkartan  bu oyun, izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunacak ve toplumsal anlayışı güçlendirecektir.
Zaten Romen kamuoyu tarafından çok iyi bilinen oyuncuların performanslarından bahsetmeden geçemeyeceğim. Gerçekten takdire şayandılar:
Horațiu Mălăele (Ianke /Yahudi): Yıllardır birçok eserini izlediğim usta oyuncu Mălăele, Ianke karakterini öyle bir canlandırıyor ki, izleyicilerin zihinlerinde unutulmaz bir iz bırakıyor.
Răzvan Vasilescu (Cadâr  /Müslüman ,Türk): Vasilescu, Cadâr Kadir karakterine hayat vererek oyunun heyecanını ve duygusunu arttırdı. Sakin, sessiz, ama hem duygulu hem de planlı bir kişilik olarak bizi çok güzel temsil etti.
Mihai Constantin (Tache/Hristian/Romen ): Constantin'in Tache rolündeki performansı, karakterin derinliklerine dokunuyor ve izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.
Özetle, Take ve Ianke'nin çocuklarının aşkını konu alan bu hikaye, aileler arasındaki dini farklılıkların üstesinden gelme ve dostluğun zaferi temasını işliyor. Take ve Ianke eski arkadaşlardır ve çocuklarını birlikte büyütmüşlerdir. Take'nin oğlu Ionel ve Ianke'nin kızı Ana, yetişkin olduklarında birbirlerine aşık olur ancak ailelerinin dini farklılıkları nedeniyle evliliğe karşı çıkarlar. Bu durum üzerine, Kadir'ın bu olaya müdahalesi ve aşıklara yardım etmesi ile  hikaye gelişir ve sonunda aşk ve akıl kazanır. İki genç aşık ümitsizliğe kapıldıkları an, Kadir'in onları yanına çağırıp Türkçe olarak 'Gece gider, gün doğar. Üzülmeyin, hayat güzeldir.' diyerek umutlandırması, gerçekten çok özel bir sahneydi.

Yazımızı bir Romen sözüyle bitirelim: "Bună înţelegere face buna prietenie", yani "İyi bir anlayış, iyi bir dostluk yapar". Anlayanımız bol olsun dileğiyle...

Ercan Çölmekçi  / 16 Şubat 2024

 

Advert

Advert