İlk yazımızda elektrikli otomobilin icadıdın yeni olmadığını; hatta bir dönemde içten yanmalı motor mu elektrik mi ikileminin yaşandığını anlatmıştım. Bunu daha sonra ele alırız diyerek kapamıştım. Bugün o konuya geri gelmek, elektrikli otomobil tarihinde ilk günleri aktarmak istiyorum.

                Elektrikli otomobil fikri ve gerçeğinin yeni olmadığını sektör ilgilileri gayet iyi biliyor. Sektöre yakın olmayanların ise bunları bilmemeleri doğal. Yakın geçmişte yaşanan General Motors’un Amerika Birleşik Devletleri’ndeki deneyimleri bile çok bilinmiyor. Veya Renault’nun halen satılan ZOE elektrikli otomobilinin 2012’den beri piyasada olduğunu da çoğuları bilmiyorlar. Ama bizim bugün ele alacağımız konu otomobilin ilk yıllarında elektrikli olarak tasarlanan versiyonların neden ve nasıl sonrasında yaygınlaşamadığı olacak.

                Herkesin bildiği otomotiv dünyası isimlerini başında doğal olarak Henry Ford gelir. Ancak herkesin bilmediği ise Henry Ford’un Thomas Alva Edison’un yanında çalışan bir mühendisken kendi aracını geliştirdikten sonra kendi firmasını kurduğudur. Evet, bildiğiniz hani okulda başarılı olamayan ama elektrik ampulünü icat eden Edison’dan söz ediyorum. Henry Ford 1896’da Quadricycle adını verdiği ilk otomobili Detroit sokaklarına çıkardığında Edison’un “Detroit Edison Aydınlatma Şirketi”nde çalışmaktadır. Aynı dönemde, 1903’te daha sonraları çok meşhur olacak olan kendi şirketini de kurar. İkilinin arası çok iyidir, arkadaşlıkları ilerlerken birlikte ucuza mal edilebilecek bir elektrikli otomobil yapma fikrine gelirler. Sene 1908’e geldiğinde ilk Ford T Modeli piyasaya çıkar. Edison’un otomobillerin elektrikli olması amacına yönelik akü çalışmaları devam eder. Henry Ford ise içten yanmalı motorla imalata devam etmektedir. Hatta gerçekliği çok da kesin olmayan bir şehir efsanesine göre Henry Ford bir gün kamp amaçlı seyahatteyken aracının aküsünden çıkan problemle seyahati yarıda kesilir ve o gün T Modelinin içten yanmalı motordan başka seçeneği olmadığına karar verir.

T Modelinin lansmanından 5 yıl kadar sonra Ford fikrini değiştirmeye başlar. 11 Ocak 1914 tarihli New York Times gazetesinde çıkan ropörtajında şöyle der :

Bir yıl içinde umuyorum elektrikli otomobil üretimine başlayacağız. Önümüzdeki bir yıl hakkında konuşmaktan hoşlanmam ama size planlarımdan bir şeyler söylemeye hazırım.

Gerçek şu ki, Bay Edison ve ben birkaç yıldır ucuz ve pratik olabilecek bir elektrikli otomobil üzerinde çalışıyoruz. Arabalar deneysel amaçlar için yapılmıştır ve artık başarıya giden yolun açık olmasından memnunuz. Şimdiye kadarki sorun, yeniden şarj edilmeden uzun mesafeler boyunca çalışacak hafif bir akümülatör oluşturmaktı. Bay Edison bir süredir böyle bir pille deneyler yapıyor.

Ford’un en az bir elektrikli prototip yaptını biliyoruz.

Proje ekibinde yer alanlardan (Fred Allison-Motor Geliştirme Mühendisi; Alexander Churchward-Electrical systems; Samuel Wilson-Mechanical Design) ve uluslararası basında yer almaya devam eden haberlerden anlıyoruz ki proje çalışmaları 1914 boyunca devam etmiş. Bu kez Edison’un kendisinin Mayıs 1914’te Automobile Topics dergisinde yer alan bir ropörtajında Ford’un fiyatı 500-750 dolar aralığında olacak bir ucuz elektrikli otomobil üzerinde çalıştığını belirtiyor. Otomobilin önceleri 1915’te sonraları 1916’da piyasada olacağı söylentileri de yayılıyor. Edison bu röportajda sabırlı olun bekleyin çalışıyoruz mesajını veriyor.

İşte bu noktadan sonra işler ters gidiyor. Edison’un New Jersey’de West Orange’daki fabrikasında çok büyük bir yangın çıkıyor. Film kontrol ünitesindeki yüksek patlama riski içeren nitrat filmlerinden başlayan yangın bütün fabrikayı büyük patlamalar eşliğinde yok ediyor. Komplo teorilerini sevenler açısından bu gizemli yangın elektrikli aracın gelişmesini engellemek isteyenleri bir işi olabilir şeklinde değerlendiriliyor. Ne var ki, Edison’un elektrikli otomobil çalışmaları Dearborn’da yapılıyormuş. Ayrıca yangından kurtarılabilen iki bina elektrikli araç aküsü geliştirme çalışmalarının olabileceği binalarmış.

Doğrusunu Bryan’ın kitabında yazdığı gibi olduğunu düşünmek gerekiyor. Henry Ford elektrikli arabasında Edison’un nikel-demir nitelikli akülerini kullanmak zorunda kalıyor ve bu aküler bir çok durumda motorun istediği enerjiyi sağlamakda yetersiz kalıyorlar. Ancak Henry Ford sadece bu Edison akülerinin kullanılmasını zorunlu kılıyor. Hatta ondan habersiz yapılan kurşun-asit akülü denemeleri duyunca sert tepki veriyor.

Ford Century’ye göre proje zamanla Ford’un ilgisini ve enerjisini başka proje ve önceliklere yönlendirmesiyle geri plana düşüyor. Proje tamamen durana dek Henry Ford 1,5 milyon dolar yatırım yapmış oluyor ve Edison’dan da 100.000 kadar akü satın almış oluyor. T Modelinin o dönemki yıllık imalatının 100.000 adet olduğunu düşünürsek yatırımın büyüklüğü daha iyi anlaşılır.

Internette veya çeşitli kitaplarda bu konuda derin komplo teorileri de okuyabilirsiniz. Her ne kadar inandırıcı olsa da komplo teorileri malum; karmaşık konuları basite indirgemeye yararlar. Otomobillerin geliştirildiği yıllarda o kadar çok otombil imalatçısı var ki dünya pazarından bunlardan herhangi birisi gerçekten benzinli motordan daha iyi netice alan bir elektrikli otomobil yapabilseydi bence hiç bir komplocu o ekonomik tercihi değiştiremezdi. Bütün dünya sonraki yıllarda benzin ve dizele yöneldiyse bunun temel motivasyon kaynağı mutlaka daha verimli ve ucuz olmalarıydı. Bugünlerde elektrikli otomobiller hakkında yazanların bazılarının nasıl olur da bu kadar gürültülü, kirli ve düşük verimli motorlar yüzyıldan fazladır kullanılmış anlayamıyorum dediklerine tanık oluyorum.  2000’li yıllara gelene kadar lityum-iyon pillerinin teknolojisi yoktu ve o zamanlara kadar ortada olan elektrikli araçların menzili en fazla 100-150 kilometre oluyordu. Ne zaman ki lityum-iyon pillerinin teknolojisi taşınabilir elektronik cihazlar üzerinden özellikle de cep telefonlarıyla ve diz üstü bilgisayarlarla gelişmeye başladı işte ondan sonra elektrik bataryalı otomobillerin menzilleri ilgi çekecek noktalara geldi. Ancak bu gelişmeden faydalanamayacak olan Henry Ford’un içten yanmalı motordan daha iyi bir seçeneği yoktu tabii.

Böylece aslında otomobillerin ilk yapıldığı yıllarda elektrikli otomobillerin de yollarda olduğunu farketmiş olduk. Yine de 21 yüzyılın teknolojisi ve Avrupa Birliğinin kararlı teknolojik ve ekolojik dönüşüm çabası elektrikli otomobilleri önünü süratle açmakta. Bu kez elektrikli araçlar uzunca sayılabilecek bir süre insan uygarlığının günlük hayatına yerleşecek gibi görünüyor. 2030’a kadar elektrikli araçlar nasıl olacak tarzı konuları konuşabiliriz ama sonrasında benim tahminim o ki; elektriğin nasıl daha ucuz ve temiz elde edileceği ana gündem olacaktır.

Sağlıklı, neşeli ve güzel günler dileğiyle..